Avrupa’da Akıl Çağı olarak adlandırılan 17. yüzyılda bilim rönesansı yaşandı. Bu çağda pozitif düşüncenin önündeki en büyük engel olan dogmatizme dayalı skolastik düşünce sistemi ortadan kalktı. Buna bağlı olarak bilim, sanat, kültür ve edebiyat hayatında önemli ilerlemeler sağlandı. Bu nedenle söz konusu yüzyıla Aydınlanma Çağı, bu çağın düşünce sistemine de aydınlanma felsefesi adı verildi. Gelişmiş bir toplum düzeninin ancak halkın egemenliği, laiklik, demokrasi ve insan hakları gibi değerler üzerine kurulabileceğini vurguladılar. Bu nedenle eserlerinde eşitlik, özgürlük, adalet kavramlarını işlediler. İnsan aklını kısıtlayan, toplumsal gelişmeyi önleyen,eşitlik ilkesine aykırı her türlü uygulamaya karşı çıktılar. Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız İhtilali gibi önemli tarihî olayların fikrî altyapısını hazırladılar. Böylece aydınlanma felsefesinin yalnızca bilim ve teknolojideki gelişmelere değil, büyük siyasi ve toplumsal dönüşümlere de kaynaklık etmesini sağladılar.
Aydınlanma Çağı’nda doğa bilimleri alanında olduğu gibi beşerî bilimlerde de gelişmeler yaşandı. Bu dönemdeeski tarih anlayışı terk edilirken onun yerine insanı her yönüyle bir bütün olarak ele alan, olaylar arasındaki sebepsonuçilişkisine önem veren bilimsel tarih anlayışı öne çıkmaya başladı. Montesquieu, Voltaire, Jean Jacques Rousseau gibi Fransız düşünürleri siyasi ve toplumsal sorunlarla ilgili görüşler ileri sürdüler. Eserlerinde insanlarındaha iyi yaşamasını sağlayacak devlet ve toplum düzenleri hakkında bilgiler verdiler.